Fatih DUMAN
   
  İnsan Kaynakları Yönetimi
  İşçi Sağl. ve İş Güv.
 

 
GİRİŞ

 

            İnsanlar  iş kazaları sonucu yaralanmakta veya yaşamlarını yitirmektedirler. Ayrıca çeşitli sanayi kollarında bir çok işçi işlerinin devamı sırasında elledikleri, kullandıkları veya bulundukları ortamdaki tehlikeli veya zararlı maddelerin neden olduğu mesleki hastalıklara yakalanırlar. Bunun sonucunda iş kazalarının önlenmesi iş güvenliği, mesleki hastalıkların önlenmesi ise işçi sağlığı konularını doğurmuştur

 

İçinde bulunduğumuz yüzyıl, geçmişe göre teknik ve sosyal alanda her gün yeni biçim, düşünce ve anlayışın farklı boyutlar kazandığı bir yüzyıldır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de endüstri temel unsurdur. Verimi yüksek bir seviyeye çıkarmak, endüstride temel amaçtır. Bu amacın elde edilebilmesinde çalışan insan ve onun sağlığı ve güvenliği en önemli faktördür. Gerçekten işçinin fizik yapısı sağlam, ruhen sağlıklı olup sosyal ve ekonomik yönden geleceğinden emin olursa verimliliğinin dolayısıyla işletme üretiminin artacağı açıktır.

 

            Belirtilen nitelikte işçi temini işletmelerde başarılı bir işçi sağlığı ve iş güvenliği programının uygulanması ile meslek hastalıklarına karşı olan duyarlılığa bağlıdır. Bu duyarlılığı konunun ciddiyetinin farkına varan işveren ve işçi olacaktır.

 

            Makineyi kullanan insanın sağlığını korumak aslında bir görevdir. Biz ödevimizin hazırlanmasında bu düşünceden hareket ettik. Bu bağlamda işverene, devlete, sendikalara ve işçilere çeşitli görevler düşmektedir. Bunları ödevimizde ayrıntılı olarak belirttik. Burada söz konusu olan insan hayatı olduğu için işçinin iş güvenliği ve sağlığını, meslek hastalıklarına karşı alınması gerekli tedbirleri korumak, sağlamak her şeyden önce insani bir görevdir. Bu görevin yerine getirilmesi ile insan unsuruna gelecek zararın yanında makineye, hammaddeye bunlar dolayısıyla ulusal ekonomiye gelebilecek zararların ortadan kaldırılması hedeflenmiştir.

 

            Toplumu ilgilendiren bu konunu temeli, işçinin varlığı, hedefi işçinin sağlığı olduğuna göre, insan unsuru ön plana çıkmaktadır. İnsan unsurunun bulunduğu her yerde eğitim kaçınılmaz bir konudur. Eğitimsiz insan düşünülemeyeceğine göre, bu hususla ilgili herkesin ve tüm çevrelerin sürekli eğitilmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalara göre iş kazalarının çoğunun sebebinin bilgisizlik ve eğitimsizlik olduğu görülmüştür. İş verenlerin ve işçilerin çoğu eğitimi gereksiz ve zaman kaybettirici bir unsur olarak görerek yadırgamaktadırlar. Biz ödevimizde bu konuda eğitimin ne kadar önemli olduğunu da özellikle vurguladık.

 

            Ödevimizde birinci bölümde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin tanımı ve önemi; ikinci bölümde iş kazaları ve meslek hastalıları; üçüncü bölümde işçi sağlığı ve iş güvenliğinde eğitimin önemi ve Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde işçi sağlığı ve iş güvenliği; son bölüm olan dördüncü bölümde de işçi sağlığı ve iş güvenliği sağlanması için alınması gereken önlemler ve Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınamama nedenleri üzerinde durulmuştur.

 
BİRİNCİ BÖLÜM

1.1. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNİN
TANIMI

 Dünyada ve ülkemizde sanayileşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak özellikle işyerlerinde üretken faktör olan çalışan kişilerin sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir takım sorunlar ortaya çıkmıştır. Başlangıçta fazla önemsenmeyen bu sorunlar iş verimini ve işletmeyi tehlikeye sokmasıyla önem kazanmış ve üzerinde düşünülmesi gerekliliği doğmuştur. Bu aşamada yapılan çalışmalar sonucunda işyerlerinde çalışma düzenini ve koşullarını kapsayan birtakım kurallar ve kanunlar yürürlüğe konmuştur. Ancak geçen zaman içinde bu düzenlemelerin yetersiz olduğu görülmüş ve soruna daha değişik açılardan yaklaşılması gerekliliği baş göstermiştir. Bunun üzerine yapılan çalışmalar ve araştırmalar sonucunda “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” kavramı doğmuş, konuya bilimsel olarak yaklaşılmaya başlanmıştır.

 “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” tıbbın, tekniğin ve diğer bilim dallarının çalışma alanı olmuştur. Teknolojik gelişmenin süreklilik arzetmesi nedeniyle her gün çalışma alanlarına katılan yeni işkolları, kimyasal maddeler, makine ve teçhizatlar bu konu üzerinde çalışmanın kesintisiz olmasını ve  yeni teknoloji ile karşılaşılan yeni sorunların araştırılmasını ve çözümlenmeye çalışılmasını gerektirmektedir.

 Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre: “Sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” Bu tanımlama, kişilerin sağlık durumlarındaki farklılıkları ortaya koyduğu gibi, sağlıklı davranışlarla varılmak istenen amacı da belirtmektedir.

 Sağlıklı hal, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi ile yükselir veya bozulur. Bu çeşit faktörlerin iyice bilinmesi ile sağlıkla ilgili bir sorunu anlamak, çözümünü bulmak mümkün olur. Bu yaklaşıma göre hastalıklar tek bir nedene bağlanamaz. Başka bir deyişle sağlık ve dolayısıyla hastalıkla ilişkili nedenler çok çeşitlidir.

 İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin en çok kabul gören tanımına göre; “İş güvenliği, işyerlerindeki çalışma koşullarının sağlık ve güvenlik içinde olmasını temin eden ve sonucunda iş kazaları ile meslek hastalıklarını azaltan bir bilimdir.”

 Diğer bir tanım ise: “İşyerlerinde işin yürütülmesi sırasında, çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalardır.”

 İş güvenliği hukuki açıdan, “İşin yapılması sırasında işçilerin karşılaştığı tehlikelerin ortadan kaldırılması veya azaltılması konusunda, esas olarak işverene, kamu hukuku temelinde getirilen yükümlere ilişkin hukuk kurallarının bütünüdür.” şeklinde tanımlanmıştır.

Tanımlara göre işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı, işçinin sağlık ve emniyetinin işyeri sınırları ve iş dolayısıyla doğan tehlikeler karşısında korunmasını kapsamaktadır. Ancak özellikle yaşama çevresinde de işçinin korunmasının gerekli olduğu fikrinin ileri sürülmesiyle birlikte bu tanımlamaların yeterli olmadıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylece içeriği daha geniş olan bir tanımlama ile karşı karşıya kalınmaktadır. Geniş anlamda işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı işyeri ile sınırlı sağlık ve emniyet tedbirlerinin yeterli koruma sağlayamayacağını kabul eden ve işçinin sağlığını ve güvenliğini etkileyen ve ilgilendiren ve işyeri dışından kaynaklanan riskleri de kapsamına dahil eden bir kavramdır. Bu bağlamda her türlü işte çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal durumlarının iyileştirilmesi, çalışma şartlarının düzenlenmesi, çalışanların fiziksel, bedensel ve ruhsal niteliklerine uygun işlere yerleştirilmeleri, işin insana, insanın da işe uyumunun sağlanması işçi sağlığı ve iş güvenliği konuları arasındadır.

İşçi sağlığı sağlıklı bir yaşam çevresi için gereken sağlık kurallarını içerirken; iş güvenliği, daha çok işçinin yaşamına ve vücut bütünlüğüne yönelik tehlikelerin ortadan kaldırılması için gerekli teknik kuralları ele alır.

1.2. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ

İŞÇİ AÇISINDAN ÖNEMİ 

İş kazaları ve meslek hastalıklarından doğrudan ve en çok etkilenenler işçilerdir. Yapılan araştırmalar; günümüzde, dünya ölçeğinde, her saniyede en az üç işçinin iş kazaları sonucunda yaralanmakta olduğunu, her üç dakikada bir işçinin iş kazası ya da hastalanma sonucu ölmekte olduğunu ortaya koymaktadır.

  Çoğu kez yaralanmalara ve hatta ölümlere yol açabilen iş kazaları ve meslek hastalıkları ile karşılaşan işçiler, iş güçlerinin tümünü ya da bir bölümünü, sürekli veya belirli bir süre kaybedeceklerdir. İşçilerin geçici ya da sürekli olarak iş göremez duruma düşmeleri de üretim süreci sonunda kazanacakları gelirden yoksun kalmalarına neden olacaktır. Böyle bir durumla karşılaşan işçiler, geçici ya da sürekli iş göremezliği karşılığı bir ödenek alacaklardır. Sürekli olarak iş göremez duruma gelen işçilerin gelir yaratma kapasitesi sınırlanacak, rehabilitasyon sonrası ise ancak düşük ücretli bir işte çalışabileceklerdir.

 Büyük çoğunluğunun ücret gelirinden başkaca geliri bulunmayan işçiler ve bakmakla yükümlü oldukları aileleri, ekonomik sıkıntıya girecek, işçiler belki de eski sağlığına bir daha kavuşamayacak olmanın moral çöküntüsünü ömür boyu taşıyacaklardır. Kazaların ölümle sonuçlanması ise işçinin ve ailesinin karşılaşabileceği en büyük tehlikedir. Bu nedenle iş güvenliği önlemleri işçi ve ailesinin kazalar yüzünden doğabilecek ekonomik sıkıntılarını engellemektedir.

 Güvenlik önlemleri alınmış bir işyeri ortamında çalışmak ayrıca her şeyden önce işçinin moral yönünden güvenli ve sağlıklı olmasını getirecek, böylelikle üretim sürecine uyum sağlayarak işgücünün verimli bir şekilde çalışması, psikolojik ve ruhsal yönden sağlıklı ve tatmin edici olacaktır.

.2.2. İŞVEREN AÇISINDAN ÖNEMİ

İşyerinde işçilerden birinin kazaya uğraması işçi için olduğu kadar işveren açısından da büyük önem taşımaktadır. İş kazası işin akışını durdurarak üretim temposunu yavaşlatmakta, üretim ve verimlilik kaybına neden olmaktadır. Çalışma ortamının iyileştirilerek iş güvenliğinin sağlanması, işin akışını durduran insan, makine, malzeme, ürün ve zaman kaybına neden olan koşulların ortadan kalkmasını ya da minimize edilmesini getirecek, yüksek verimlilik ve etkinlik sağlayacaktır. İş güvenliğine yönelik çabalar aynı zamanda maliyetlerin düşmesini ve ürün düzeyinde artışı da beraberinde getirecektir. Başka bir deyişle iş kazalarının önlenmesi ikincil ya da yan bir etki olarak işyerinde verimlilik ve üretim artışına yol açmaktadır.

Güvenlik önlemlerinin alınması bir noktaya kadar işletmeye bir maliyet yükleyecektir. Ancak; işletmedeki çalışma koşullarının iyileştirilmesi iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltarak genelde maliyetlerin düşmesini ve ürün artışlarıyla birlikte verimliliğin artmasını, üretimde etkenliğin sağlanmasını sağlayacaktır. Böylece yapılan güvenlik harcamaları kendinden çok daha fazla verimlilik artışına neden olacaktır. İş güvenliği feda edilerek kısa bir dönem için verimlilik artışı sağlanabilir. Ancak uzun dönemde etken bir üretim gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır.

Güvenlik önlemlerinin alınmasıyla işverenin sağlayacağı kazançlardan bir diğeri de işyerlerinde araç ve gereçlerin bu önlemler yoluyla korunmasıdır. Sanayi üretimindeki makinelerin pahalı yatırımlar olduğu düşünüldüğünde, bunların güvenlik kurallarına uygun koruyucu parçalarla donatılması hasara uğrama olasılıklarını azaltacaktır .Kaza olduktan sonra işin yeniden eski rayına oturması zaman alır ve üretim de aksar. Bu arada kazaya uğrayan aletlerin onarım giderleri ortaya çıkar. Yöneticiler kaza ve sonuçlarıyla ilgilenirken, zaman kaybederek yapması gereken işleri bırakırlar.

Güvenlik önlemleri sayesinde işveren vasıflı işgücünü de elinde tutabilecek, kazalar nedeniyle kaybetmeyecektir. İş güvenliği olan bir firmada çalışmak işyerine duyulan güveni artıracak, firmanın şöhreti olumlu yönde etkilenecektir.Bu da rekabet koşullarını firmanın lehine çevirecektir.

Görülmektedir ki kazaları önleyememek nedeniyle ortaya çıkacak sorunlar çok yönlü ve ağır olup kazaları önlemekten çok daha fazla masraf gerektirecektir. Ayrıca kazayı önlemek, kaza için ödemeler yapmak çok daha insancıldır.

Koruma işlevinin etkin olarak sürdürülmesi amacıyla yapılması gereken ve insan kaynaklarına yapılan yatırım niteliğindeki harcamalar aşağıda belirtilen türdeki harcamaları kapsayacaktır:

1- İş güvenliği örgütünün kurulması, güvenlik tüzüklerinin hazırlanması, güvensiz koşulların araştırılmasını sağlayacak yöntemlerin belirlenmesi için gerekli harcamalar.

2-   Saptanan eksikliklerin giderilmesi için yapılan harcamalar.

3-   Denetim harcamaları.

4-   Donanım ve malzeme için yapılan harcamalar.

5-   İş güvenliği eğitimi için yapılacak harcamalar.

Yatırım niteliğinde yapılacak koruma harcamalarının yanında bir kazayı önleyememek de işletmeye çeşitli maliyetler yükler. Bu maliyetleri ise şöyle sıralayabiliriz:

1.2.2.1. Dolaysız Maliyetler

1- İşletmelerin   SSK’ya   yaptıkları  işin   tehlike derecesi üzerinden verdikleri kaza priminden karşılanan

   -Tıbbi müdahale ve hastane masrafları, ilaç bedelleri,

   -Geçici ve sürekli iş görememezlik, ölüm ödenekleri.                                                            

2- Mahkeme masrafları.

 3- Sigortalıya ödenen tazminat.

1.2.2.2. Dolaylı Maliyetler

1- İşgücü kayıpları.

   -Kazalının çalışamaması nedeniyle,

   -Kazalıya yapılan ilk yardım nedeniyle,

  -Kazalının arkadaşlarının çalışamaması nedeniyle,

   -Usta ve yöneticilerin;kazayı incelemek,yararlı işçinin üzerindeki işi yeniden düzene koymak,yeni işçilerin seçimi ve yerleştirilmesi ve yasal işlemler nedeniyle kaybettikleri zaman.

 2- Üretim kaybı.

   -Kaza sırasında üretime ara verilmesi nedeniyle,

   -Makinelerin durması ya da hasara uğraması nedeniyle ,

   -Malzeme ve hammaddelerin ziyana uğraması nedeniyle,

   -Kazaya uğrayan işçinin işe dönmesi halinde verimindeki düşmeler nedeniyle yapılan kayıplar. 

3- Siparişlerin gerekli sürede karşılanamaması nedeniyle ortaya çıkan kayıplar.

   -İşletmenin şöhret kaybı,

   -Geç teslimat yüzünden ödenen ceza veya tazminatlar,

   -Erken teslim halinde alınabilecek primden kayıplar.

4- Üst makamlar ve hükümetçe yapılacak tahkikat masrafları.

İKİNCİ BÖLÜM

İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI

2.1. İŞ KAZALARI

2.1.1. İŞ KAZALARININ TANIMI:

Günümüzde giderek hızlanan teknolojik gelişmeler, iş kazalarına yol açmaktadır. Teknolojik gelişmelerin paralelinde ortaya çıkan bu tablonun kaynağında, gerekli önlemlerin alınmayışının ve de alınmış önlemlere uyulmayışının yattığı görülmektedir. Uluslararası Çalışma  Teşkilatı; “iş kazasını belirli bir zarar ya da yaralanmaya neden olan, beklenmeyen, önceden planlanmayan bir olay şeklinde tanımlamıştır.” Bununla beraber iş kazalarının tanımı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. İş kazası Danimarka’da “çalışırken veya çalışmanın gerektirdiği koşulların sonucu meydana gelen kaza”; İngiltere’de “ gerekli çalışma güvencesi alınmış işyerlerinde veya işyeri ile ilgili yerlerde kişinin zarara uğramasına neden olan kaza”; Almanya’da “belirli bir iş kiralama veya çıraklık sözleşmesine ya da herhangi bir hizmet kiralanmasına dair sözleşmeye dayanılarak, işyerinde veya işyerine bağlantılı bir yerde çalışanların karşılaştıkları kazalar”; Fransa’da ise “çalışma ile ilgili olarak meydana gelen ve aşırı zarar veren kaza” şeklinde tanımlanmıştır.

 Ülkemizde ise iş kazasının tanımını teknik ve yasal tanım olarak 2’ye ayırabiliriz. Teknik tanıma göre: “Her tür iş ve endüstride istihdam sonucu doğan, bireysel yaralanma veya maddi hasara veya üretim akışında aksamaya yol açan ve bireysel yaralanma yaratabilecek istenmeyen olaylara iş  kazası denir.” Bu tanıma göre iş kazalarında bireysel tehlike ve/veya maddi zarar unsurlarının bulunması gerekir. Her kaza yaralanma ile sonuçlanmamaktadır. Bireysel bir hasar olmasa da üretim veya işin akışını engelleyebilecek ve maddi hasara yol açan bir olay iş kazası olacaktır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 11. Maddesi, iş kazalarını tanımlamıştır.

“İş kazası, aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya daha sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır.”

   a) Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,

 b) İşveren tarafından yürütülmekte olan  iş dolayısıyla,

 c) Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi                               yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

 d) Emzikli kadın sigortalının çocuğun süt vermek için ayrılan zamanlarda,

 e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında.

   Beş madde ile hangi tür olayların iş kazası sayılıp sayılamayacağı kesin olarak belirtilmiştir. Yine bir olayın iş kazası olarak kabul edilmesi için salt bedensel bir hasar gerekmemekte, ruhsal hasarlar da iş kazası olarak kabul edilmektedir. Burada yasal tanım ile teknik tanım arasındaki fark görülmektedir. İş kazasının teknik tanımında olayın iş kazası olarak kabul edilmesi içim bireysel yaralanmanın olması gerekmezken, yasal tanımda bireyin bedensel veya ruhsal bir hasara uğraması gerekmektedir.

 Yasanın (a) maddesi oldukça geniş kapsamlıdır. İşyerinde bulunma koşulunda, iş saatleri içinde bulunup bulunulmaması ve meydana gelen olayın işin gereği yapılırken olup olmadığı ayırt edilmemiştir. Yani işyerinde meydana gelen ve işçiyi hasara uğratan her olay iş kazasıdır. Örneğin,iş saatleri dışında işyerinde kalarak top oynayan bir işçinin ayağının kırılması veya yine iş yerinde aralarında kavga eden işçilerin yaralanmaları kayıtlara iş kazası olarak geçecektir. Benzer tür olaylarda oluşan ihtilafların iş kazası sayılacağı, maddenin açık ve kesin olması yüzünden Yargıtay’ca da onanmaktadır.

 2.1.2. İŞ KAZALARININ NEDENLERİ

İş kazalarının birçok farklı unsuru vardır. Bir olayın kaza olarak nitelendirilmesi için; ani olması, arzu edilmeden meydana gelmesi, sonunda maddi veya manevi bir kayba veya üzüntüye neden olması gerekir. İş kazası olabilmesi için de bu unsurlara ek olarak işle ilgili olması, işyerinde olması, kişiyi olaydan sonra bedence veya ruhsal olarak etkilemesi  gerekmektedir.

İnsan, bazı kavramsal yaklaşımlarda kazalara sebep olan en önemli faktördür. Mühendislik yaklaşımı ise insan davranışı ne olursa olsun, yeterli tasarım ve güvenli makinelerle kaza oluşmayacağını belirtmektedir. Ancak kazaların nedenlerini sadece insana veya sadece kötü çevreye bağlamak eksik olacaktır. Örneğin çevreyi teknik olarak tam anlamı ile güvenli duruma getirsek bile, insan faktörünü göz önüne almadığımız sürece kaza oluşacaktır. Veya insana yönelik çalışmalara ağırlık verip, çevreyi dikkate almazsak kazalar yine oluşur. Dolayısıyla işletmeler kazalara neden olabilecek tehlikelerin araştırılması evresinde, sadece bir kurama bağlı kalmadan, tehlike yaratabilecek unsurları incelemeli ve bunların özelliklerine göre gereken önlemleri almaya çalışmalıdır.Yapılan araştırmalar da iş kazalarının insanlardan, çevreden ve teknik nedenlerden kaynaklandıklarını göstermektedir.

2.1.2.1. İNSANİ FAKTÖRLER

Kaza nedenlerinin yaklaşık %80’i kişisel faktörlerden kaynaklanır. İnsani faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Kişisel nedenler:

Kişisel özelliklerin risk almaya eğilimli olma ve beklenmeyen tutumlar içerisine girme gibi belirli bazı davranış eğilimlerine neden olduğu belirtilmektedir. Bu davranış eğilimleri güvensiz davranışlarla sonuçlanabilir. Örneğin, dikkatsizlik ve prosedürleri takip etmede başarısız olma gibi. Bu tür davranışlar da kişilerin kaza yapma olasılığını arttırır.Ayrıca diğer kişilik faktörleri de kaza yapma olasılığını arttırmaktadır. Örneğin:

-Yaş, cinsiyet, eğitim, deneyim

-Duygusal durum

-Zihni doluluk

-Kazalara açık durum : görme ve duyma kusuru, anksiyete, depresyon, üzüntü, deneyimsizlik, hipertansiyon

-Bazı nöropsikiyatrik hastalıklar: epilepsi, davranış bozukluğu, zihni yetersizlik, fobiler

- Bazı uyuşturuculara bağımlılık: alkol, uyuşturucu ilaçlar, sakinleştirici veya ağrı kesiciler

- Kaza yapma olasılığı yüksek olma,(sakarlık gibi)

-Yeteneklerin geçici olarak zarar görmesi, örneğin, yorgunluk, uykusuzluk, alkol, tütün, sakinleştirici analjezikler ilaçların kullanılması ile reaksiyon yeteneğinin zayıflaması, tepki hızının uzaması gibi

- Yeteneklerin kronik beden hastalıkları nedeniyle sürekli zarar görmesi; ileri derecede görme, işitme yetersizlikleri, renk körlüğü ,nöromotor sistem lezyonları v. s. gibi. 

Fizyolojik nedenler:

-Fizik yorgunluk-kas yorgunluğu

-Fizyolojik yorgunluk-uyku düzeninin bozulması

-Fizik hastalıklar-parapleji, hemipleji, körlük gibi

-Sağlak veya salaklık- beyin yarım kürelerinin fonksiyonunda aksamalar

-Sağ ve sol elini kullanamama gibi.

Psikolojik Nedenler:

-Duyusal denge

-Reaksiyon zamanı

-Zeka düzeyi

-Özel yetenekler

-Psikolojik yorgunluk

-Algı hızı

Algı,dikkat,bellek bozuklukları,karar verme yeteneksizliği gibi.

İnsana ait diğer nedenler

-İş tatminsizliği

-Zihinsel yorgunluk

-Güvensizlik

-Uyumsuzluk

-Monotomi

-İşi yapmada usta olamamak

-Psikomotor koordinasyon yeteneği

-Hatalı yargı-ön yargı

-Aşırı sevinç, keder, gerginlik, sıkıntı gibi duygular içinde olmak sayılabilir.

 2.1.2.2. ÇEVRESEL VE TEKNİK FAKTÖRLER:

Bu faktörler kaza nedenlerinin 20’sini oluşturur. Bu faktörleri de şöyle sıralayabiliriz:

-Makinelerin periyodik bakımlarının yapılmaması, kapasitelerinin zorlanması

-Aletlerdeki aksaklıklar, malzeme ve iş yerindeki hatalar

-Kişisel korunma araçlarının kullanılmaması

-Makinelerin hatalı yerleşimi

-Fizik faktörler: gürültü, ısı ışık, radyasyon vb.

-Biyolojik faktörler: mikroorganizmalar

-Kimyasal faktörler: tahriş edici ve boğucu gazlar, anestezik ve narkotik maddeler, sistemik zehirlenmeler.

-İşçi işveren ilişkileri, ücret sistemleri

-Vardiya sistemleri

-Çalışma saatleri

-Diğer faktörler ise; aşırı iş yükü, eğitim yetersizliği, yanlış depolama, ergonomik olmayan koşullar, güvenli olmayan yükleme ve boşaltma, elektrik kaçağı gibi sayılabilir.

2.2. MESLEK HASTALIKLARI

2.2.1. MESLEK HASTALIKLARININ TANIMI:

Meslek hastalıkları çalışma hayatında işin yürütüm koşulları yüzünden oluşan hastalıklardır. Meslek hastalıkları sanayileşme ile önem kazanmış, sanayideki gelişmelere paralel olarak yeni teknolojik olanakların ve maddelerin kullanılması ile yeni hastalıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar meslek hastalığı olarak tanımlanabilir. Meslek hastalığının da temel şartı işçinin sürekli olarak bir işte çalışması nedeniyle sağlığının bozulmasıdır. Örneğin radyoaktif maddelerle çalışan bir işçinin koruyucu donanımının bozulması ya da yırtılması nedeniyle aşırı radyasyona maruz kalarak ölmesi bir iş kazası,ancak aynı işte sürekli olarak çalışan başka bir işçinin gelecekte kanser olması bir meslek hastalığıdır.

 Meslek hastalıkları da işçinin sağlığını bozduğundan ve tazminat talebi doğuracağından iş kazaları gibi yasalarla tanımlanmıştır. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu meslek hastalıklarını şöyle tanımlar:

“Meslek hastalığı, sigortalının çalıştırdığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir. Bu kanuna göre tespit edilmiş olan hastalıklar listesi dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerinde çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.”

Meslek hastalıkları, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde gösterilmiş ve beş grupta toplanmıştır. Bu listede hastalıkların belirtileri, hangi işlerde görüldükleri ve sigortalı bir işten ayrılmış olanların hastalandıklarında, hastalıklarının mesleksel olduğunun sigorta tarafından kabulü için en çok ne kadar zaman geçmesi gerektiği(Yükümlülük süresi) gösterilmiştir.

Listedeki meslek hastalıkları şu gruplarda toplanmıştır:

1- Kimyasal maddelerden olanlar

2- Mesleki deri hastalıkları

3- Promokonyozlar ve diğer meslek solunum sistemi hastalıkları

4- Mesleki bulaşıcı hastalıklar

5- Fiziki etkenlerle olan meslek hastalıkları

Araştırmalar derinleştikçe yeni buluşlarla, yeni hastalıklar tespit edilmekte, fakat ne yazık ki bu hastalıkların ülkemizdeki tüzüklere geçirilmesinde geç kalınmaktadır.

ABD çalışma örgütü, yedi tane meslek hastalığı sınıflandırması  yapmıştır. Bunlar:

- Deri yaralanmaları ve tahribatı

- Tozdan kaynaklanan akciğer hastalıkları

- Zehirli maddelere bağımlılığın oluşması

- Toksit maddelerin etkisiyle zehirlenme

- Toksit maddeler dışında fiziksel maddelerden kaynaklanan hastalıklar

- Travmaya bağlı hastalıklar

- Diğer meslek hastalıklarıdır.

 

2.2.2. MESLEK HASTALIKLARININ NEDENLERİ:

Çalışanların, işyerlerinde sağlıklarını tehdit eden, hastalıklara ve rahatsızlıklara yol açabilecek kaynaklar oldukça çok ve çeşitlidir. Bunlardan meslek hastalıklarının nedenlerini kısaca fiziki nedenler ve kimyasal nedenler olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Aydınlatma, hava koşulları, gürültü, ergonomi ve çalışma şartları fiziki nedenler olarak adlandırılmaktadır. Kimyasal nedenler ise kurşun, civa, arsenik, benzin, azot bileşikleri, analin, ve nitro amin türevleri, halojenli hidrokarbonlar, karbon sülfür gibi çalışanları olumsuz etkileyen, sağlığa zararlı maddelerdir.

 Meslek hastalığına neden olabilecek kaynaklar geniş olarak da 6 grupta toplanabilir. Bunlar:

1- Madensel cisimlerden oluşanlar

2- Organik cisimlerden oluşanlar

3- Fizik ve mekanik etkilerden oluşanlar  

4- Tozlardan oluşanlar

5- Bakterilerden oluşanlar

6- Örgütün psikososyal ortamı

Bu sınıflamada en son madde dikkat çekmektedir. İş ortamının psikososyal koşulları da işçide stres ve strese bağlı rahatsızlıklar yaratmaktadır. Günümüzde, stresin meslek hastalıkları üzerinde önemli etkisi olduğu kabul edilmektedir.

 Meslek hastalıklarının nedeni insan davranışından bağımsızdır. Gereken önlemlerin alınmadığı zamanlarda meslek hastalıklarıyla her işçi karşılaşabilir. Bunda işçinin davranışının, o işte ve işyerinde çalışmaktan başka, herhangi bir rolü yoktur.

2.3. İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER

 Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili kaynaklar maalesef çok fazla değildir. SSK istatistikleri ve MESS’in istatistikleri bu konuda başvurulacak en önemli kaynaklardır. Fakat bu kaynaklar da ülkemizin genel durumunu yansıtacak düzeyde değildir.

 Teknik olarak iş kazası sayılamayacak olaylar  istatistiklere iş kazası şeklinde yansıdığından kaza sayılarının olduğundan fazla gözükmesi gerekmektedir. Ancak sigortasız işçi çalıştıran işyerlerinin çokluğu düşünüldüğünde istatistiklere girmesi gereken olaylar da kaydedilmemektedir. Ayrıca kazaya uğrayan işçiler SSK hastanelerine gönderilmemekte, iş yeri sağlık birimlerinde tedavi edilerek SSK’ye bildirilmemektedir. Teknik anlamda iş kazası olarak istatistiklere girmemesi gerektiği halde girmiş bulunan olaylar, yine kayıtlara girmesi gerektiği halde girmeyen olayları bir ölçüde  dengelemektedir.

Sosyal Sigortalar Kurumu İstatistiklerine göre 1999 yılında meydana gelen yaklaşık 78.000 iş kazası ve 1.025 meslek hastalığı sonucunda 1333 işçi hayatını kaybetmiş; 3407 işçi ise sürekli iş göremez durumuna gelmiştir. Aynı verilere göre iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu 1.900.000 işgünü kaybedilmiştir.

MESS üyesi işyerlerindeki 80.524 çalışana ilişkin MESS'in  2001 yılına ait iş kazaları ve meslek hastalıkları istatistikleri araştırmasına göre ortaya çıkan sonuçlar

 

 

* Kayıp işgünü sayısı hesaplanırken; iş kazasına uğrayan kişinin, olay günü ve/veya ertesi gün istirahat alıp, 3. gün işbaşı yapması durumunda, bu kaza dolayısıyla kaybedilen ilk iki işgünü dikkate alınmamıştır. Kayıp işgünleri toplamı hesaplanırken her ölümle sonuçlanan iş kazası için 7.500 işgünü dikkate alınmıştır. Kayıp işgünü sayısına 4 ölüm nedeniyle 30.000 kayıp işgünü dahildir

 SSK istatistiklerine göre iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin şu sonuçlar çıkmaktadır:

-  En sık iş kazası 25-29 yaş grubunda, en sık meslek hastalığı vakası 40-44 yaş grubunda meydana gelmektedir.

-  En fazla kazanın olduğu saatler 1 inci iş saatidir.

-  En fazla 1 ile 3 işçi çalıştıran işyerlerinde iş kazası meydana gelmektedir.

- İş kazalarının sebep olduğu hasarların başında yırtıklar ve yaralar gelmektedir.

-  İş kazası bakımından önde gelen sektör metalden eşya imali (Makine hariç) sektörü, meslek hastalıkları yönünden ise kömür madenciliği sektörüdür.

-  İş göremezlik vakalarının %50’den yukarısı 4-15 gün sürelidir.

-  İş kazaları günlük kazancı düşük işçilerde daha fazladır.

-  İş kazalarının çoğu kıdemleri 1 yıldan az olan işçilerde görülmektedir.

 
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.1. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNDE EĞİTİMİN ÖNEMİ

İş güvenliğinde eğitimin başlıca amacı,  çalışanları korumak ve işyerinde işletme güvenliğini sağlamaktır. Çalışanların, iş yerinde iş kazası ve meslek hastalıkları gibi olumsuz koşullardan korunmasıyla, beden ve ruh bütünlükleri açısından rahat ve güvenli bir ortamda çalışmak üzere eğitilmeleri sağlanmalıdır. İşyerinde alınacak tedbirlerle iş kazalarından, güvensiz ve sağlıksız çalışma ortamlarından doğabilecek makine ve motor arızaları ile kayıplar ve işletmeyi tehlikeye düşürebilecek ortamlar çalışanların iş güvenliği konusunda eğitilmeleri ile ortadan kaldırılabilir. Gerçekte işçi sağlığı ve iş güvenliğinde eğitim işyerlerinde; işin yürütülmesi sırasında çeşitli nedenlerden kaynaklanıp, çalışanların sağlığı ve güvenliklerine zarar verecek koşullardan korunmaları için; çalışanlara yönelik olarak yapılan, sistemli bilinç ve eğitim çalışmalarıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kayıtlarına göre ülkemizde sigortalı her bir işçinin iş kazası sebebiyle ölüm riski ortalama 0.5 iken Avrupa’da bu oran 0.1’dir. Ülkemizde çalışanların hizmet öncesi ve hizmet içindeki iş güvenliğindeki eğitim eksikliği; o derece bilinçsiz bir seviyededir ki, çalışanlar ve işverenler iş güvenliği eğitim çalışmalarını gereksiz görerek yadırgamaktadırlar.

 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı olarak, işyerlerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini denetleyen, iş güvenliği müfettişlerinin denetiminde; tespit ettikleri en büyük eksiklik ve kusur, işyerlerinin %82.92 gibi büyük bir oranda; gerek işverenin, gerekse işçilerin eğitimsizliğidir. Aynı araştırmada iş güvenliği müfettişlerinin yarıdan fazlası, ülkemizde, ihtiyaca cevap verecek bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sanayisinin olmadığını da belirterek, iş güvenliği ile ilgili kazaları ve meslek hastalıklarının asgariye indirilmesi için alınacak en önemli tedbirin, işyerlerinde periyodik olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitim programının uygulanması olduğu görüşünü paylaşmaktadırlar.

 Teknolojik gelişmelerin ilerlemesiyle iş güvenliği çalışma hayatının tüm alanlarına dağılmış, yeni yaratılan iş kollarıyla, kimyasal maddelerle, teknolojik makine ve teçhizatlar nedeniyle karşılaşılan yeni güvenlik ve sağlık sorunları işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğini zorunlu hale getirerek, iş güvenliği eğitiminin önemini güncelleştirmiştir.

 Gerçekten ILO’ ya göre iş kazalarının %78 i çalışanların emniyetsiz davranışlarından kaynaklanmakta, araştırmalara göre; sonuçta iş kazaları sebeplerinin %98’i insan hatasından kaynaklanmaktadır. Gerçekten %98 gibi büyük oranda insan hatasından kaynaklanan iş kazalarının, iş güvenliği eğitimi ile önlenmesi mümkündür.

 Çalışanların işçi sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak hem insani, hem toplumsal, hem de yasal bir sorumluluktur. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda; devlet, işveren, işçiler ve sendikalar hep birlikte kendilerine düşen sorumluluk ve ödevleri yerine getirmeli, kuracakları olumlu işbirliği ile müştereken iş güvenliği eğitimine ağırlık vermelidirler.

 Üniversiteler, araştırma kurumları, kitle iletişim araçları, basın, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri; işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitim, faaliyet ve çalışmalarına tam destek vererek etkin bir şekilde katılmak, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin oluşturulmasını sağlamak durumundadırlar. İşçi sağlığı ve iş güvenliği bilincinin oluşturulması için, çalışanlara ve kamuoyuna; sadece konunun ne kadar önemli olduğunun anlatılması yeterli değildir. İş güvenliği bilincinin oluşturulmasının ötesinde, bu bilinçlendirme ile birlikte; toplum ve çalışanların her türlü faaliyetleri esnasında işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uygun bir tutum içine girmeleri şart olduğundan, bu konudaki eğitime de özel bir ağırlık ve önem verilmelidir.

 İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimiyle çalışanlarda bu bilincin oluşturulması çerçevesinde; devletin, işveren ve işçilerle sendikaların ve ilgili kurumların konuya sahip çıkmaları ile birlikte gerekli yasal düzenlemeleri yapmaları gerekmektedir. İş güvenliği mevzuatı teşkilatı ile birlikte; birçok yasa, tüzük ve yönetmelikten oluşan kaosun yerine, tek bir yasa ve tek bir kurumdan oluşan yeni bir iş güvenliği mevzuatı oluşturmak, bu konudaki sorunların çözümüne yardımcı olacaktır. İşverenlerin iş güvenliğinde eğitimin önemine inanarak, gerekli tedbirleri almaları, işçilerin kendi yaşam hakları ile ilgili olarak iş güvenliğinde eğitimin şart olduğu bilinci ile kendilerini koruyacak, bir davranış ve tutum içine girmeleri; iş güvenliğinde eğitim bilincinin, esas görüntülerini oluşturacaktır.

 İş güvenliği eğitiminin, can alıcı noktasını çalışanların hizmet içi eğitimi oluşturmaktadır.İş kazalarının %98’inin insana bağlı sebeplerden kaynaklanması; iş kazaları ve meslek hastalıklarında, önleyici tedbirlerin ve eğitimin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Çalışanların hizmet içinde iş güvenlik eğitim programlarında bu konu üzerinde önemle durulmalıdır. Çalışanların eğitim seviyeleri ve çalışma koşulları içinde hizmet içi eğitimin en zor eğitim alanı olması, konunun önemini bir kat arttırmaktadır.

 İş güvenliği eğitiminde hizmet içi eğitim yanında; gerek üniversitedeki eğitim aşamasında, gerek teknik liselerde gerekse çırak eğitim aşamalarında işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi, zorunlu ders olarak  programlara konulmalıdır. Çalışma alanına ara eleman yetiştiren meslek okullarında, işyerlerinde veya iş başında yapılacak olan iş güvenliği eğitimini kolaylaştıracak dersler ve düzenli kurslar hazırlanabilir.

 İş güvenliği eğitimi ile ilgili olarak, her seviyede eleman yetiştirilmesine önem verilerek, devlet içinde çeşitli kurumlarda çalışan müfettişlerin, konu ile ilgili uzmanların, işyeri hekimlerinin ve diğer ilgili görevlilerin eğitimi bu çerçevede ele alınmalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda, ilgili kişilerin uzmanlık alanında temel eğitimi aldıktan sonra, çalışacakları alanlarla ilgili iş güvenliği eğitimini almaları sağlanmalıdır.

Kazaların büyük çoğunluğu çalışanların güvensiz ve eğitimsiz hareketlerinden meydana gelmekte; disiplinsizlik, eğitimsizlik, talimatlara aykırı davranışlar ve iş güvenliği konusundaki bilinçsizlik, gerçekten iş kazaları ve meslek hastalıklarının en önde gelen nedenlerinden olmaktadır.

 Çalışanların kişisel sağlıklarının korunmasında, güvensiz hareketleri önleyecek eğitim çalışmaları azdır. Oysa her kademedeki çalışanın işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bilinçli ve programlı olarak eğitilmesi zorunlu olmalıdır.

Ülkemizde genel eğitim düzeyi düşük, mesleki kurumlar yetersizdir. Öğrencilerin %94’ü hiçbir meslek sahibi olmadan, çalışma hayatına başlamaktadırlar ki bu genel eğitimsizlik ve mesleki yetersizlik, güvensizliklerini arttırmaktadır.

Ferdi koruyucu malzemelerin kullanılması, iş kazalarını önleyecek etkili yollardan birisidir. Ancak ferdi koruyucu malzemeleri kullanmak; bir eğitim, bir disiplin, bir bilinç sorunudur.
İşyerlerinde iş güvenliği eğitimi zorunlu olmalıdır. İş güvenliğini sağlamak için yapılacak eğitim çalışmaları; iş kazası ve meslek hartalığının ortaya çıkışından sonra ödenecek olan tazminat ve zarar bedellerinden, çok daha ekonomik ve insancıldır.

İş güvenliği literatüründe “önleme iş yerinden başlar” şeklinde ifade edilen bir özdeyiş vardır. Bu anlamda, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda alınabilecek tüm önlemler içinde; belki de en önemlisi, iş yerinin iş güvenliği konusunda eğitilmesidir. 

İçinde bulunulan çalışma toplumunda; bir yandan eğitim sorunu çözülmeye çalışılırken, öte yandan özellikle, çalışma koşullarının insanlaştırılması için de güç sarfedilmektedir. 

Sağlıklı ve güvenli bir çevrede gerekli iş güvenlik eğitimini almadan, çalışan ve çalışırken aşırı baskı altında kalan, işçinin sağlığı giderek bozulmakta; sağlığın bozulması çalışma yeteneğini azaltarak; bir yandan çalışanın ekonomik durumunu kötüleştirirken, öte yandan yaşam olanaklarını kısıtlamakta ve sonuçta, çalışanın iş bulma şansını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yüzden çalışmanın insanileştirilmesi; sendikaların ve işçi kuruluşların, en temel sosyo-politik talebidir ve öyle kalacaktır. Bu amaca bağlı olarak, çalışma alanlarının ve çalışma çevresinin insani koşullara göre ve güvenli bir şekilde düzenlenmesi ve çalışanların eğitilmesi öncelik taşımaktadır. 

İşçinin korunması; teknik, tıbbi, ergonomik, psikolojik ve pedogojik tedbirleri kapsar. Kapsam olarak işçinin korunması, çalışan insanın yaşamının ve sağlığının, çalışma gücünün muhafazasına ve çalışmayı insani koşullara göre düzenleyerek, eğitmeye katkıda bulunacak tedbirlerin bütününden oluşur.

İş kazasına neden olan en önemli faktör, eğitim yetersizliği olduğundan iş güvenliğinde alınacak en acil çözüm; işyerleri için hazırlanacak iş güvenliği eğitim projesidir.

Hazırlanacak iş güvenliği eğitim projesinde;

1- İş güvenliğinde mühendislik eğitimi,

2- Çalışma ortamında hijyenik şartların sağlanması eğitimi,

3- İş güvenliği mevzuatının eğitimi  olmak üzere; üç ayrı eğitim çalışması yapılmak durumundadır.

 İşyeri yapısı ve koşullarına göre, planlanacak iş güvenliği eğitim projesi kapsamında; her iş yeri ayrı ayrı incelenerek, yapılacak tespitlerle çalışma şartları ve ortam göz önüne alınarak belirlenmelidir.

 İş güvenliği konusundaki eğitim çalışmaları; yöneticiler ve çalışanlar olmak üzere iki ayrı grup halinde ele alınmalı, her grup kendi faaliyet ve iş disiplini içinde faydalanabileceği şekilde, iş güvenliği eğitimi ve bilinç çalışması yapmalıdır. 

İş yerlerinde çalışanlar için oluşturulacak iş güvenliği eğitiminde, iş güvenliğinin katılımcıları olan işçi sağlığı ve iş güvenliği kurulu üyeleri, işçi sendikası temsilcileri öncelikle yer almalı ve ülkemizde genel eğitim düzeyleri düşük ve mesleki eğitimleri yetersiz olan işçiler mutlaka iş güvenliği eğitiminden geçirilmelidirler.

 3.2. AB’YE ADAYLIK SÜRECİNDE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ

Türkiye Avrupa bütünleşmesinin temel kuruluşu olan ve bugünkü AB’nin temeli AET ile 1963 yılında bir Ortaklık Anlaşması imzalamıştır.

Bu anlaşmanın çerçevesini çizdiği ortaklık rejimi, yakın zamana kadar Türkiye’nin AB ile ilişkilerine temel oluşturmuştur. 1 Ocak 1996 tarihinde Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği tesis edilmiştir. AB’ye üye olma hedefini de kapsayan bu ilişki, AB’nin farklı bir genişleme sürecine girmesi ve 10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki’de yapılan Zirve’de Türkiye’nin adaylığının kabul edilmesiyle gerçek anlamda tam üyelik perspektifine oturmuştur.

AB’ye adaylık süreci her alanda kapsamlı reformların gerçekleştirilmesini öngören zorlu ve uzun soluklu bir süreçtir. Adaylık sürecindeki uyum çalışmaları, Türkiye’nin siyasi, sosyo-ekonomik ve çalışma hayatını derinden etkileyen değişiklikler getirmektedir.

 Avrupa Birliği Komisyonu, Helsinki’de yapılan zirvede adaylığı kabul edilen ülkemiz için 8 Kasım 2000 tarihinde Katılım Ortaklığı Belgesi’ni açıklamıştır. Türkiye’nin adaylık sürecinde izleyeceği yol haritası niteliğinde olan Katılım Ortaklığı Belgesi; Türkiye’nin üyeliğe hazırlık sürecinde odaklanması gereken prensipler, öncelikler, orta vadeli hedefler ve şartları belirlemektedir. Aynı Belge ile Türkiye’nin, bu hedefler ve öncelikleri temel alarak bir Ulusal Program hazırlaması öngörülmüştür.

Türkiye’nin AB’ye uyum taahhütlerini ve bunların uygulanma planlarını içeren Ulusal Programı 19 Mart 2001 tarihinde Bakanlar Kurulu’nca onaylanmıştır. Ulusal Program’ın Sosyal Politika ve İstihdam başlıklı bölümünde uyum sağlanması gereken toplam 128 adet AB Müktesebatı bulunmaktadır. Bunun 40 adeti “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” ile ilgilidir. Aynı Ulusal Program, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat uyumuna yönelik hazırlıkların sürdürülmesini kısa vade, bu hazırlıkların tamamlanması ve gerçekleştirilmesini ise orta vade olarak takvime bağlamıştır. Bilindiği üzere orta vade 31 Aralık 2003 tarihinde sona erecektir.

Ulusal Programın 1. Cildinde  İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde Türk mevzuatında yapılması gereken değişiklikler ve yenilikler başlığı altında ; Türk mevzuatının AB Müktesebatıyla uyumlu hale getirilebilmesi için 1475 sayılı İş Kanununun iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümlerinde değişiklik yapan bir Kanun Tasarısı Taslağı hazırlandığı belirtilmektedir. Bu Taslağa bağlı olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından bir “ Çerçeve Tüzük” hazırlığının sürdürüldüğü, Çerçeve Tüzük’ün, AB’nin 89/391 sayılı Çerçeve Direktifi kapsamında bulunan 18 adet Yönerge ile bu kapsamda olmamakla birlikte AB müktesebatı içerisinde bulunan diğer 2 adet tüzük ve 18 adet Yönergeyi de dikkate alacak şekilde düzenlendiği ve halen bu bağlamda, 25 adet yönetmeliğin hazırlık çalışmalarının devam edildiği ifade edilmektedir. 

Avrupa Topluluğu içinde yer alan ülkelerce 1 Ocak 1993 tarihinden itibaren uygulanan “ İşte Çalışanların Sağlık ve Güvenliklerini İyileştirmeye Yönelik Tedbirler Alınmasına İlişkin 89/391 sayılı Çerçeve Yönerge” ile işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uygulanması gereken genel kurallar açıklanmıştır.Yönerge içinde yer alan prensiplerin kabulü, Avrupa Birliği’nde yer alan sistemle paralel bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin oluşturulması için zorunludur.

Yönerge birkaç istisna dışında bütün iş dallarında işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda gelişmeyi hedeflemiştir. Yönerge, işverene işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda riskleri belirleme yükümlülüğü getirmiştir. Çalışanların ise işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yeterli bilgi ve eğitimi almalarını zorunlu kılmıştır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 

  4.1. İŞLETMELERDE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER 

4.1.1. ÜRETİM ÖNCESİ ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER 

1-  Fabrika projelerinin hazırlanmasında sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarına dikkat edilmelidir.

2- Sağlıklı  ve güvenli çalışma koşullarına uygun  makine ve tezgahlar seçilmelidir.

3-  İşletmedeki ara yolların ve geçitlerin işçi miktarına ve malzeme hareketine uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

4-  Artıkları temizlenmesi için yeterli saha bulunmalıdır.

5-  İşletmenin kurulma aşamasında priz ve şasi topraklamaları yapılmalıdır.

6-  İthal edilen malzemelerin güvenli olmasına dikkat edilmelidir.

7- Makine kısımları, araç gereçler ve bunların koruyucuları ile kullanılan malzemelerin standartlara uygunluğunun sağlanması gerekmektedir. 

 4.1.2. KAMU KURUMLARININ ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER

1-  Güvenlik ve sağlık standartları hazırlanmalıdır.

2-  Yasa, tüzük ve yönetmeliklerle zorlayıcı ve yasaklayıcı önlemler almalıdır.

3-  Koruyucu hekimlik ve iş kazaları hastaneleri yaygınlaştırılmalıdır.

4- İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusuna gereken önemi veren işletmeler ödüllendirilmelidir.

5-  Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan işçilerin tüzük esaslarına zorunlu periyodik muayelerinin SSK sağlık tesislerinde yapılması temin edilmelidir.

6-  Herhangi bir nedenle sakat kalan işçileri yeniden sağlıklarına kavuşturmak ve yeni bir meslek kazandırmak amacıyla tıbbi ve mesleki rehabilitasyon merkezleri kurulmalıdır.

7- İş kazaların ve meslek hastalıklarına neden olan etmenler araştırılmalı ve önleyici tedbirlerin tespit edilmesi çalışmaları arttırılmalıdır.

8-  Denetimin nicelik ve nitelik yönünden etkinliği sağlanmalıdır.

9- Devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli iş yapılan işletmelerde iş güvenliği kurullarının kurulması şartını daha küçük çaplı işletmelere de uygulama zorunluluğu getirilmelidir ve her işletmede bir iş güvenliği sorumlusunun bulunması mecburi olmalıdır.

10-  Okullarda, özellikle teknik okullarda, işçi sağlığı ve iş güvenliği dersleri okutulmalıdır.

4.1.3. İŞVERENİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER

1- İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuatın uygulanmasında titizlik gösterilmelidir.

2-  Her işletmede bir iş güvenliği şefi bulundurulmalı ve gerekirse işçi sağlığı ve iş güvenliği kurulları kurulmalıdır.

3-  Kaza sıklığını  en aza indirmenin yolları araştırılmalıdır.

4-  İşçiler işe alınırken mutlaka sağlık muayenesinden geçirilmeli,kendilerine uygun olan işlere yerleştirilmelidir.

5-  İşyerinde sağlık personeli bulundurulmalıdır.

6-  Çalışma süresi,mevzuatın tayin ettiği sınırlar üzerine çıkarılmamalıdır.

7- Çalışanların uygun çalışma ritminden daha hızlı bir şekilde çalışmaları istenmemelidir.

8-  Uygun çalışma metodları yerleştirilmeli ve uygulanmalıdır.

9-  İşyerlerinde iyi bir düzen ve temizlik temin edilmelidir.

10- Çalışanlar kazaların önlenmesi açısından motive edilmeli ve en az kaza yapan işçi ve gruplar ödüllendirilmelidir.

11- Çalışanların tatmini için tayinlerde çalışanların ailevi durumunu gözönüne alınmalıdır.

12- Kaza tehlikelerinin azaltılması,yangın tehlikelerinin ortadan kaldırılması veya yangın söndürme ekipman ve yönetiminin etkenliğinin arttırılması ve işletmenin çalışılan bütün bölümlerindeki sağlık koşullarının iyileştirilmesi için iş güvenliği organizasyonu yapılmalıdı

4.1.4. İŞÇİNİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER
 

1-  İşçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına dikkatle uymalıdırlar.

2-  Alet ve makineleri talimatlara uygun bir şekilde kullanmalıdırlar.

3-  Koruyucu tedbirlere uymalıdırlar.

4-  Çalışanlar işin tehlikesini azaltmak için koruyucu gözlük,başlık ,yüz siperi, kulak tamponu,gaz maskesi,koruyucu ayakkabı giysi gibi malzemeleri,yaptıkları işe uygun olarak kullanmalıdırlar.

5-  Yanıcı ve tutuşucu malzemeler civarında kaynak yapmamalıdırlar.

6-  İşyerlerinde çalışırken işçiler birbirleriyle şakalaşmamalıdırlar.

7-  Bütün bağlantıların mükemmel olmasına dikkat etmelidirler.

8-  Gaz tüpü gibi tehlikeli maddelere dikkat etmelidirler.

 

4.1.5. SENDİKANIN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER 

1-  Sendikalar yasal olarak yapmak mecburiyetinde oldukları eğitimin özellikle iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında yoğunlaşmasını sağlamalıdırlar.

2- İşletmelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği kurullarının kurulup işletilmesini sağlamalıdırlar.

3- İşletmelerde çalışanları iş güvenliği konusunda eğitecek konferanslar, seminerler ve film gösterileri yapmalı, eğitici kitap, broşür ve afişler hazırlanmalıdırlar.

4-  İşletmelerin güvenlik kurullarına riayet edip etmediklerini denetlemelidirler
4.2. ÜLKEMİZDE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ  ÖNLEMLERİNİN UYGULANAMAMA NEDENLERİ 

- İşçi sağlığı ve iş güvenliği maddi külfet olarak düşünüldüğünden, işletmeler bu konuya gereken önemi vermemekte, önlemenin ödemekten daha kolay olduğu gerçeğini göz ardı etmektedirler. 

- İşyerlerinin büyük bir çoğunluğunun kurma izni ve işletme belgesi almadan kurulmuş olması, kurulduktan sonra ise kurma izni ve işletme belgesi alınamaması. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin çoğunun işyeri kurulmadan, plan ve proje safhasında iken giderilmesi gerekmektedir. Birinci derecede önemli olan işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri, işyerindeki bina, makine ve tezgah gibi sabit tesislere ait olup bu tedbirlerin sonradan alınması zor ve masraflı olmaktadır. 

- Kalifiye işçi bulunamaması, çocuk işçi çalıştırılması. İşyerlerinin çoğu kalifiye işçi temininde güçlük çekmektedir, bu yüzden genellikle küçük işyerlerinde ve çalıştırılmaması gereken işlerde çoğunlukla çocuk işçiler çalıştırılmaktadır. 

- İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin üretimi engellediğinin düşünülmesi. Bu tedbirler üretimi engellemediği gibi sağlıklı ve emniyetli bir çalışma ortamı sağlamakta; çok büyük kayıplara neden olan iş kazalarının sayısını önemli ölçüde azaltmaktadırlar. 

- Daimi işçi istihdam edilememesi. Çalışanların bir kısmı sık sık iş ve işyeri değiştirmekte, dolayısıyla bir işte yeterli bilgi ve beceriye sahip olamamaktadır. 

- İşyerlerinin çoğunun kiralık olması. Bu da işyerlerinde görülen bina, tesisat, makine ve tezgaha ait tedbirlerin alınamamasına veya isteksiz olarak çok zor alınmasına yol açmaktadır. 

- Makine koruyucularının olmayışı ,varsa da eski ve kullanışsız olmaları, TSE standartlarının geliştirilememesi. Türkiye’de birçok makinenin standartları yapılmamıştır. Makinelerin çoğu koruyucusuz olup tehlikeli bir biçimde kullanılmaktadır.

- Çok çeşitli tezgah kullanılması. Bu da alınması gerekli tedbirleri çoğaltmakta, daha çok dikkati ve beceriyi gerektirmektedir.

- İşveren-işçi-sendika eğitiminde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusuna yeterli ağırlık gösterilmektedir. Sendikalar daha ziyade ücrete dönük sendikacılığı yeğ tutmuşlar, iş güvenliği ile ilgili eğitimi daima geri plana atmışlardır.

- İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusu ile ilgilenen işverenlerin takdir edilmemesi. Bu konuya ilgi gösteren, işyerlerindeki gerekli tedbirleri alarak örnek bir işyeri haline getiren işverenlerin takdir edilmemesi,ödüllendirilmesi ve bu işverenlerin reklamının yapılması diğer işverenler ile ilgili kişi ve kuruluşların işçi sağlığı ve iş güvenliği konusuyla ilgili çalışmalar yapılmalarını teşvik edecektir

SONUÇ:

             Günümüzde insan için, çalışma ve iş, sağladığı ekonomik olanaklar dışında toplumla bütünleşmek, toplumda rol sahibi olmak, saygınlık kazanmak için gerekli olan toplumsal olayların başında gelir. Çalışan insan, yaşamının büyük bir kısmını iş ortamında geçirir. Bu süre ailesiyle birlikte olduğu süreden daha uzundur. Kişinin iş ortamına ve işine çabuk ve kolay uyum sağlaması, sağlığı ve mutluluğu için temel koşullardan biridir.

 

            Sanayileşme, insana sağladığı yararlar yanında bir takım sakıncaları da yanında getirmiştir. Çalışanların sağlığı ve güvenliği, iş yerindeki koşullara bağlı olarak olumsuz bir biçimde etkilenmiştir. Çalışma yaşamında insanın kaçamayacağı risklerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Makinelerin artan kullanımıyla çalışanların iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korunması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

 

            Teknik alandaki hızlı gelişme, insanın başarı ve becerisini ortaya koymuştur. Sanayideki gelişimin yanında çalışan işçinin güvenliği ve sağlığının korunma tedbir ve çareleri insan için zor değildir. Yeter ki insan bir an da olsa makine başında çalışırken dalgınlığa düşmesin. Çünkü iş kazalarının çoğunluğu insan unsurundan kaynaklanmaktadır. Çok azı engellenemeyecek kazalardır. Kazaların engellenmesinde eğitiminde çok önemli bir yeri vardır. Kazaların çoğu bilgisizlikten yada eğitimsizlikten kaynaklanmaktadır. Ancak işçi ve iş verenler eğitimi gereksiz görerek yadırgamaktadırlar. Kısacası iyi bir eğitim programıyla iş kazalarının çoğu ortadan kaldırılabilir.

 

            İş güvenliği önemli çalışma koşullarını iyileştirerek verimlilik artışına yol açmaktadır. Gerçekten işçinin fizik yapısı sağlam, ruhen sağlıklı olup sosyal ve ekonomik yönden geleceğinden emin olursa verimliliğinin dolayısıyla işletme üretiminin artacağı açıktır.

 

            Güvenlik önlemleri alınmış bir işyeri ortamında çalışmak her şeyden önce işçinin moral yönünden güvenli ve sağlıklı olmasını getirecektir. İşçi üretim sürecine uyum sağlayacak, işgücünü verimli bir şekilde kullanacaktır.

 
  Bugün 11 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı! Fatih DUMAN  
 
Fatih DUMAN Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol